Yeni Normalde İki Büyük Fırsat : Sahne Yeniden Liderin

Coronavirüsün ekonomide yıkıcı finansal etkiler göstermeye başladığı günlerdeki bir makalemizde ‘şimdi liderlik zamanı’ diye yazmıştık… Yeni normalin başladığı günlere denk gelen bu makalemizde ‘sahne yeniden liderin’ diyerek konunun başka bir boyutuna, krizin yarattığı iki büyük fırsata  değinmek niyetindeyim.

Şirketlerin liderlerine pek ihtiyaç hissetmedikleri zamanlar – yanlış bir kanı da olsa –   işlerin ‘tıkır tıkır yürüdüğü’ dönemlerdir. O günlerde satışlar iyidir, karlılık fena değildir, paydaşlar nezdinde şirket ve liderlerin itibarı yüksektir, finans kuruluşları da ‘kredi verelim’ talepleriyle sürekli şirket kapısını aşındırırlar… Kısacası, şirkette yüzler gülüyordur!..

Bahsedilen dönemler aslında şirketler için içlerinde önemli zaafiyetleri de barındırırlar. Yıllar itibariyle elde edilen memnuniyet verici finansal performansların etkisiyle yerleşen ‘başarılı olduk’ veya şimdiki zamanda ‘krizi atlattık’ algısı, liderlerde rehavet kaynaklı yönetici körlüğüne yol açabilir. Bu durum tüm şirkete yayılabilir. Her kademedeki lider (kritik kütle) ve şirket kaynak yapısına uygun gelişkin teknolojik altyapı eksiklikleri nedeniyle de körlük giderilemez. Göremeyen gözler nedeniyle bir çok acil konu gözardı edilebilir.

Örnekler vermek gerekirse;

  • Satış süreci ve satış sonrası hizmetlere yansımakta olan müşteri şikayetleri  artsa da pek önemsenmez.
  • Ürün/hizmet kalitesi, marka yönetimi, yeni ürün tasarımı gibi konulara eski heyecanla yaklaşılmaz.
  • Rakiplerin teknolojik üstünleri ele geçirmeleri küçümsenir (hatta ‘aptalca yatırımlar, batacaklar’ denildiğini birkaç kez duymuşumdur!)
  • Bütçe disiplini gevşer, operasyonal yapı aksamaya başlar.
  • Sektördeki yeni gelişmeler ya küçümsenir ya da farkedilmez bile…
  • Tahsilatlarda gecikmeler artarken, oluşturacağı nakit açıkları ihmal edilir.
  • Yönetici körlüğünü engelleyecek veya görmeyen gözleri açacak anahtar olan kritik lider kadronun eksikliği hissedilmez bile…
  • Şirket kültürü erozyona uğrarken, belirmeye başlayan gülmeyen yüzlere de bir anlam verilmez bu dönemlerde…

Ne ilginçtir ki, yukarıda belirtilen başlıkların hepsi – krizden çıkmaya çalıştığımız şu günlerde – üzerinde en yüksek hassasiyetle durulan konulardır! Krizlerden çıkışlarda hasar tesbiti ve yeni dönemde ortaya çıkmakta olan fırsatları görmek bu nedenlerle bir şirketin lider halkasının aslı görevlerindendir

Bu noktada belirtmek gerekir ki, yaşanan bu tür ortamlarda alınacak sağlıksız kararlarla, şirketin iş modeli ve mali dengesine daha büyük darbeler indirecek majör yanlışlara da imza atılabilir.

Örneğin, hangi kutudan çıktığı bilinmeyen yeni bir şirket binası söylemi zihinleri kurcalamaya başlar: ‘Modern ve daha büyük bir bina, ne gösterişli olur bir düşünsene’…

Veya büyüyen şirketi daha da büyütmek için – detaylı inceleme yapılmadan ve finansal modeli oluşturulmadan – sıfırdan  yatırımlar, yüksek kredilerle agresif şirket satın almalar kurgulanır.

Karar verilen projenin hayata geçirilme sürecinde günlük işlere yönelik konsantrasyon daha fazla dağılarak şirketin genel sevk ve idaresi iyice ihmal edilmeye başlanır.

Bunun sonucunda ilave olumsuzluklar başlar: ciro düşüş trendine girer, müşteri memnuniyetsizliği artar, hammadde ve ürün stokları biriktikçe birikir, vadesi gelen borçlar ötelenmeye çalışılır, satın alma maliyetleri artar, büyüyoruz diye istihdam edilen ihtiyaç fazlası çalışanlar sabit giderleri baskılar, finansman maliyetleri yükü artar, nakit akış dengesi bozulur ve muhtemelen kârlılık sadece kağıt üstünde görünmeye başlar…

Umutsuzluk tohumları eken homurdanmalar da başlamıştır bu arada…

Her şeyin üstüne tuz biber eken hadise ise, ülkede aniden meydana gelen şiddetli bir finansal kriz olur… 2020 yılında piyasalara enjekte edilen 10 trilyon USD’nin üzerindeki para bir kaç yıl ekonomiler için itici güç olacaktır fakat unutmayalım son yüzyılın ekonomik tarihine baktığımızda ortalama 6-7 yılda bir finansal kriz ortaya çıkıyor. Bazen pandemi gibi dışsal bahanelerle çarpan etkisi daha yüksek oluyor. Bir de salgının tüm dünyayı bir anda sardığını iliklerimize kadar hissettiğimiz bu dönemde krizlerin daha sık aralıklarla olma ihtimalini de gözardı etmemeliyiz. Ayrıca, artık serbest piyasa ekonomilerinde para basarak ‘pansuman tedavisinin’ sınırlarına  geliyoruz. Neden mi? 2008 krizinde piyasaya sürülen paralar hala piyasadan çekilemedi!

Borçlar, üretimin üzerinde artıyor. Borcu ise, şirketler ancak para kazanarak ödeyebilirler…

Şirketlerin yeni normalde sürdürülebilir bir büyüme ve kârlılık için ellerine gerçek anlamda iki fırsat geçmiştir. Birincisi, uygun koşullarla dijitalleşme ve teknolojinin nimetlerinden yararlanma; ikincisi de, lidere vizyonunu yaratma katkısıni verecek kritik lider kadro istihdamı.

İşte bu nedenle diyorum ki sahnede yeniden liderin olma zamanı! Her şey tepeden başlar, bütünlük içinde yeşerir. Lider, başarmıştı, yine başaracaktır…

 Bülent Hasanefendioğlu – TDG Baş Danışmanı

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *