BLOCKCHAIN: Gerekli mi Zorunlu mu?
Blockchain: Dijital dünyanın “Güvenilebilir” tek teknolojisi
Özellikle son 15 yılda, gelişen teknolojinin de yardımıyla, sahtecilik ve dolandırıcılık, tüm dünyada her alanda artarak ilerleyen bir fenomene dönüşmekle kalmadı, adeta bir meslek dalı haline geldi! Tek eksiği, akademik düzeyde öğretilmiyor olması! Bu durumun doğal sonucu olarak, “güven” ve “güvenilirlik”, kimi zaman kriz, kimi zaman paranoya, kimi zaman da huzursuzluk olarak sıradan hayatımızın bir parçası olmuş durumda. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan insanlar için “tehlike(li)” algısı öyle bir noktaya gelmiş durumda ki, evlerimiz dışında “güvenli ve huzurlu” yaşadığımızı hissettiğimiz neredeyse başka hiçbir ortam yok! 65 yaşındaki annemin, “cep telefonumu ele geçirirler, sonra da soyarlar!” korkusuyla, telefonu kullanmayı öğrenmekte çok zorlandığını, istemediğini bizzat yaşayarak gören biriyim. Bütün bunların üzerine, bir de COVID-19 pandemisi derken, dünya çapında paranoyamız gittikçe uç noktalara doğru ilerlemekte!
Toplumsal yaşamın temelini oluşturan ticari hayatın, sahtecilik ve dolandırıcılık ile bu denli kirletilmesinin, kültürel, sosyolojik ve tarihsel bağları olduğu kadar, yargı - yasama - yürütme erklerinin yeterince koordineli ve etkin çalışmamasından kaynaklandığını söylemek de hatalı olmaz. Teknolojinin yarattığı sosyal dönüşümlere ayak uyduramayan devlet yapılanmasının, sosyal hayatı düzenleyici etkisinin minimumda veya yok denecek kadar az olması, dolandırıcılar ve sahtekarlar için geniş oyun alanları yaratmaktadır. Manipülasyona açık bu alanlarda, devlet ve kamu düzenleyicilerinin etkin ve öncü olması hayati öneme sahip olmakla beraber, hangi teknolojilerin ne tür faydalar yaratacağı konusunda yeterli bilgi ve donanıma sahip olmamaları, etkin çözümler de üretememelerine yol açmaktadır. Bu anlamda, kamu düzenleyicilerinin, gelişime yönelik aydınlatıcı ve katma değeri yüksek girişimleri desteklemesi, girişim dünyası ile beraber hareket ederek sorunları toplumsal boyutta ele alması çok ama çok büyük bir önem arz etmektedir.
Sahte imza en yaygın dolandırıcılık yöntemlerinden biri
Ağır işleyen süreçleri ile resmi kurumlarımızın, suçu tespit etmek ve suçluyu yakalamakta verimli olamaması, yargı organlarında yaşanan yoğunluk, karar sürelerinin yıllara yayılması ve cezaların yeterli olmaması, sahtecilik ve dolandırıcılık konusunda cazip bir ortam oluşturmaktadır. Teknolojiyi iyi tanıyan ve açıklarını ne yönde kullanması gerektiğini iyi bilen kötü niyetli kişiler için, toplumun da yeterince eğitimli ve bilgili olmamasını göz önüne alındığında, bu cazibe ortamı her geçen gün daha da iştah kabartıcı olmaktadır. Siber güvenlik ve suçları, sadece ulus devletlere verdikleri zararlar ile değil, uluslararası boyuttaki etkileri ile değerlendirilmesi gereken hayati bir konu haline dönüşmüştür.
İşte tam da bu noktada, etkili ve güvenilir bir dönüştürücü güç olarak Blockchain, tüm sosyal hayatımızın ortasında yer almak zorundadır. “gereklidir”, “olsa ne güzel olurdu”, “ne güzel bir teknolojik gelişme” demiyorum, “zorundadır” diyerek, Blockchain tabanlı projelerin hayata geçirilmesinin toplumsal refaha ulaşmamızın ön ve tek koşulu olduğunu belirtmek istiyorum. İlk aşamada büyük bir iddia gibi algılansa da, detaylara girdikçe ve Blockchain’in aslında sadece bir teknoloji değil, toplumları ve insanlığı kökten dönüştürmeye aday bir olgu (teknoloji ve felsefe) olduğunu kavradıkça, bana hak vereceğinize inanıyorum.
Bilgi çağını yaşarken öğrendiğimiz birşey var: Bilgi güçtür ve sahibinin kim olduğu, bu gücün nasıl kullanılacağını belirler. Bu noktada çok önemli iki soru gündeme geliyor:
- Bilginin veya verinin gerçekte sahibi kim(ler)dir ve kim(ler)in yönetmesi gerekir?
- Merkezi olarak yeterince güvenli saklama ortamları yaratılabildi mi?
Bilgi, en temelde üreticisine (kişi veya tüzel kişi) aittir fakat bilginin niteliği ve niceliğine bağlı olarak kamu, özel, devlet, kurum, vs. ile paylaşılmak ve/veya ortaklaşa yönetilmek zorundadır. İşte, bilginin birden çok paydaşlı yapısının doğurduğu saklama, değiştirme, güncelleme, silme süreçlerinin güvenilir bir şekilde yönetilmesi, çözülmesi gereken başlıca problemlerden bir tanesidir. Bugün tüm bu süreç, tüzel kişilerin (kamu veya özel olabilir) kontrolünde ve tekelinde yürütülmekte, merkezi olarak konumlandırılmış sunucular üzerinde saklanmaktadır.
Verilerin güvenliği için ciddi zaman ve para harcanmakta, fakat hiçbir zaman tam olarak bir çözüm bulunamamaktadır. Kurumlar, her geçen gün artan siber güvenlik saldırılarının tehlikesi altında, sakladıkları üçüncü partilere ait verilerin hukuki, maddi ve kamusal risklerini artan şekilde üstlenmek zorundadırlar. Çalınan kredi kartı bilgileri sonucu oluşan maddi kayıplar, KVKK kapsamında değerlendirilen kişisel bilgilerin kamuya ifşasından dolayı yapılan dolandırıcılıklar, doğru ve güvenilir bilgiye ulaşamadığımızda yaşadığımız panik ve çalkantılar, vb. yüzlerce çeşit olay. Bu durumda, her an dolandırılabilir, yanlışlıkla veya bilerek borçlandırılabilir, bambaşka bir kimlikle hak arıyor konuma düşebilir, hiç ilgimizin olmadığı bir davada sanık koltuğunda oturabiliriz! Tüm bu yaşanacaklar, sadece küçük bir dikkatsizlik sonucu olabileceği gibi, kasıtlı bir girişimin sonucu da gerçekleşebilir!
Peki, Blockchain tüm bu sorunlarımıza cevap verebilecek mi?
Evet, ve çok daha fazlası.
Toplumsal süreçlerimizin tümüne uyarlanabilen ve gizlilik, güvenilirlik ve değişmezlik konusunda tam çözüm sağlayan tek teknolojidir “Blockchain“. Nedir bu teknoloji, nasıl çalışır? En yalın anlatımla, “verilerimizi dağıtık mimari yapıda saklamamızı sağlayan bir veritabanıdır“. Bu veritabanı, binlerce, yüzbinlerce bilgisayarın bir araya gelmesi ile oluşur ve herkes istediği gibi bu ağa girip çıkmakta özgürdür.
Bu sayede, kollektife ait veri kollektifin kendisi tarafından yönetilir ve saklanır.
Merkeziyetçi ve adem-i merkeziyetçi mimari yapılar
Hangi bilginin ne şekilde ifşa edileceği, geliştirilen algoritmalara bağlı olarak farklı süreçler için farklı blok mimarileri tasarlanmak sureti ile şekillendirilebilir. Tasarım anlamında hayli esnek, güvenlik ve veri bütünlüğünü koruma anlamında da hayli katı bir yapıya sahip olan Blockchain, üzerinde oluşturulan herhangi bir verinin silinmesine ya da güncellenmesine izin vermez. Sadece, yeni veriler zincire bloklar halinde eklenebilir. Veritabanı dilinde konuşmak gerekirse,
“Update” ve “Delete” yapılamaz, sadece “Insert” yapılabilir.
Sadece eklenerek ileri doğru hareket eden veri setleri
Bu sayede, her bir sürecin ürettiği veri, zincir üzerinde sonsuza dek silinmeden kalır. Bu özellik sayesinde de, şeffaflık ve veri bütünlüğü kati bir şekilde sağlanmış olur.
Veri bütünlüğü ve değiştirilemezliğinin garanti altına alınması ile, tüm süreçler güvenilir ve şeffaf bir şekilde yönetilebilir hale gelir. Özellikle tedarik zinciri süreçlerinin Blockchain’e aktarılması, izlenebilirlik, verimlilik ve üretim planlaması başta olmak üzere, pek çok alanda çok ciddi tasarruf sağlayacaktır. Paydaşlar arası (üretici – lojistik – tüketici – devlet) iletişim güçlenecek, otomatik denetleme mekanizması ile şeffaflık artacak ve dolaylı oluşan “GÜVEN” ortamı sayesinde, ekonomik gücü yüksek bir refah toplumuna dönüşmemiz kaçınılmaz olacaktır.
Bu anlamda Blockchain, Türkiye gibi “güvenin az olduğu, belge hukukuna bağlı” toplumlarda katma değeri çok yüksek çözümler üretmemizi sağlayacak stratejik öneme sahip bir teknolojidir. Çok etkin bir şekilde kullanılması için gerekli tüm çabayı harcamamız gerektiğinin önemine vurgu yaparken, başarılı projelere imza atacağımıza can-ı gönülden inanıyorum.
Özgür Akbulut