Emin Erdoğan Açılış Konuşması

İstanbul, 23 Mart 2019

Sevgili Gençler,

Günümüzde bilginin değeri, bilinen diğer tüm maddi değerleri aşmış, bir zenginlik kaynağı olmuştur. Bilim ve Teknoloji Düşünce ve Anlama sınırlarımızı aşan bir hızla ilerlemektedir.

Geçen sene yaptığım konuşmamda teknolojinin son 50 yıldaki gelişmesinin, ilerlemesinin önceki yılların çok ötesindeki bir hızda olduğunu belirtmiştim.

Bugün ise BİZ yapay zekâ, üstün akıllı bilgisayarlar, nano teknoloji ve biyoteknolojiyi konuşur hale geldik.

Hatta insan neslinin geleceği gibi konular da günümüze taşınmağa başladı ve tartışılır hale geldi.

Benim gençliğimde Enerji ve Çevre Kirliliği konuşulurken, bugün Yapay Zekâ bilimsel adıyla (mantıksal analiz robotu), biyoteknoloji gibi olgular geleceği şekillendirmede önemli rol üstlenme yolundalar.

Sanal dünyanın yaratıcıları (facebook örneğinde olduğu gibi) bugünden sanal casuslar olarak özelimize girmiş bulunuyorlar.

Peki, bu inanılmaz hızdaki ilerleme ileriki yıllarda nereye varacak, bunu düşünmemiz gerekmiyor mu?

Şu an bilgisayar teknolojisindeki gelişmeleri birlikte yaşıyoruz. Benim bildiğim; Büyükçe bir odayı kaplayan bilgisayarlardan avucumuza sığan cep telefonlarına kısa hayat süremiz içinde geldik.

Bugün bilgisayarlara bilinç kazandırılması çalışmalarının yapıldığını duyuyoruz.

Otonom arabaların, uçan taksilerin tek bir bilgisayar ağına bağlanarak, üstün güvenlik, zaman ve kaynak tasarrufu ile pek çok hayat kurtarabilineceğini, üç boyutlu yazıcıların, akıllı yazılımlar ile donatılmış robotların hem mavi hem de beyaz yakalıların yerini alabileceğini, okuyor ve konuşuyoruz.

Ben şimdi bunların yapılabileceğini görerek endişe etmek mi gerekir, bilemiyorum. Çünkü Facebook ve benzeri sosyal iletişim ağları sizin duygu ve düşüncelerinizi okumaya başladı bile.

Ne derece doğru yine; Beynimizin, 80 Milyar nöronun ağlarının birbirine bağlanması ile işleyen karmaşık bir sistem olduğu; Bilincimizin ise, beyindeki tepkimeler sonucu ortaya çıktığı, bu tepkimeler üzerinde araştırmalar olduğunu da okumaktayız.

Bu araştırmalar başarılı olursa üstün akıllı yazılımlarla bilgisayarlara aktarıldığında, zekâ, bilinç ve duyguları olan bilgisayarların devreye gireceği iddia edilmekte.

Biz şu an, gerekli algoritmalar ve akıllı yazılımlarla donatılmış yapay zekâ sistemlerinin kullanılmaya başlandığını biliyoruz. Karmaşık olmayan bu sistemle sağlık görüntülerinin çıkarıldığını, sizin ve sizden önceki jenerasyonunuzun ve yakın çevremizin genom haritalarımızın, mevcut ve geçmiş tıbbi durumumuzun, çevresel faktörlerde dâhil edilerek bu sisteme sokulabildiğini, bu işle uğraşan imalatçıların geliştirdiği yapay zekâ sistemi ile halletme yolunda olduğunu da okuyoruz.

Akıllı yazılımlar, nano teknoloji ve biyoteknoloji, yapay zekâlar, biyokimyasal denge değişiklikleri, organik hayatın yanında ve hatta yerini alabilecek organik olmayan varlıklar dünyasındaki değişim, geçmiş sanayi devrimlerinin çok ötesinde bir dünya yaratacaktır.

Altını çizerek ve büyük harflerle söylüyorum. Şimdi anlattığım geleceğin, yeni yılların bu dünyasında yer ALAMAYALAR ile ALANLAR arasındaki farkın, düşünce sınırlarımızı aşacak kadar çok büyük olacağını söylüyorum.

Buraya özellikle dikkatinizi çekmek isterim.   Bu anlattıklarımın, YENİ YILLARA DOĞRU giderken, çok daha fazlasıyla olabileceğini düşünüyorum.

21 inci yüzyılın ilerleyen yıllarında teknoloji bizim yerimize karar verir hale gelmeden biz bir karar vermeli yenidünya teknolojisinde var olmalıyız.

Nerede olduğumuzu ve nereye varmak istediğimizi iyi tespit ederek çizeceğimiz yol haritası ile geleceğin dünyasına giden bu otoyolda yerimizi muhakkak almalıyız.

Bunları düşünün diyerek başka bir konuya geçiyor, bu kez zamanı düşünelim diyorum.

Ve şimdi sizleri bir şey yapmaya çağırıyorum.

Şu an hep birlikte nerede olduğumuzu düşünelim. Şimdiki zamanı düşünelim. Kendimize, Zaman nedir sorusunu soralım.

Bizim bir alışkanlığımız var. İstanbul ve Ankara arasındaki mesafeyi ölçer gibi zamanı ölçme alışkanlığımız var. Ama doğrusu bu değil. ZAMAN ne hareket eder, ne durur. Zaman değişir. Bu daimî değişimin içinde her birimiz bir noktada dururuz. Zamanın akıp giden bir şey olduğu fikri, otobüsün kaçta kalkacağına yarar ama bunun dışında bir yararı yoktur. Mutfakta bile işe yaramaz. Çünkü ayni tariften her seferinde ayrı yemek çıkar.

İnsan zamanla sınırlı bir varlıktır. Her insan doğar bir süre yaşar ve nihayet ölür. Bu yüzden zamanın en iyi şekilde kullanılması çok önemlidir. Biliyorsunuz zaman geçmiş, şu an ve gelecek şeklinde 3 vakte ayrılır. Her bölümün de ayrı bir değeri vardır.

Bizi biz yapan öğrendiklerimizdir. Geçmiş zamanda bir şeyler öğreniriz. Geçmiş zamanda acı çeker, sever, ağlar ve güleriz. Fakat şimdiki zamanda, şu anda bunlar hiçbir işe yaramaz.

Şimdiki anın kendi zorlukları, kendi iyileri ve kötüleri vardır. Bugün olanlar için geçmişe lanet etmek de minnet duymakta olmaz.

Gelecekte neler olabileceğinden biraz evvel çok kısa bahsettim.

Şimdi diyorum ki:

Yeni yaşamların eski tecrübelerle hiçbir ilgisi yoktur. YAŞAM HER ZAMAN YEPYENİDİR.

Oysa insanlar, her şeyin olduğu gibi devam etmesini isterler. İşte bu yüzden ellerine ıstıraptan başka bir şey geçmez.

Bizler insanların olmamızı istediği kişiler değiliz. OLMAYA KARAR VERDİĞİMİZ KİŞİYİZ.

Suçu başkalarına atmak çok kolaydır. Veya başkalarına şu şekilde ol, geçmişte yaşayanlar gibi davran demek çok kolaydır.

Yani geçmişi veya yaşanmışları istemek çok kolaydır.

BU ZAMANI DURDURMAKTIR.

Zamanı durdurmaya çalışmak bunun için akıl vermek denizdeki kayıkta boşa kürek çekmeye benzer.

Şu an çözüm getirmeniz gereken birçok sorununuz var. Bu sorunlar gelecek için karar almanızı bekler. Karar almadığınız veya geciktiğiniz zaman kirlenirler ve şimdiki zamanı anlamanıza mani olurlar. Sorunlarınızı çözerken gücünüzü yeni şeylerin üretiminden almalısınız.

Zamanı durdurmayıp yeni şeyler üretme kimliğine bürünenler her zaman kazananlardır.

Her yaşadığınız gün, sadece yaşanacak gün değil, anlaşılacak ve anlatılacak gündür. Her anlaşılacağa bin bakış açısı, her bin bakış açısında da BİN anlatılacak varsa; sürekli yenilenmenin gerektirdiği duygu ve düşünce dünyasında oluruz. O ZAMAN göreceksiniz ki kaybolan hiçbir şey için esef etmeye gerek kalmaz.

Gerekeni değil dileğimizin olmasını istemeliyiz.

Eskiyi hiçbir zaman aramayın.

Tenkit etmek kolaydır. Taş taş üstüne koyup bir eser ortaya koymak marifettir ve övgüye değerdir. Siz de kendiniz için taş taş üstüne koyun. İnovasyon etkinliklerinde yer alın. Size katma değer yaratacak projelerinizi konuşun.

Zamanı durdurarak eskiye methiye düzmekle bir yere gelinmez.

Eskiyi aramak zamanı durdurmaktır, size sadece geçmiş yıllarınızı hatırlatmaktan başka bir işe yaramaz. İnsan geçmişi düşünerek hatalarından ibret almalıdır.

Ancak, sadece geçmişi düşünmek ve sadece gelecekle meşgul olmak, ŞU ANI ZİYAN ETMEKTEN BAŞKA BİR İŞE de YARAMAZ.

Zaman bize emanet edilmiş bir durumdur. Bu emaneti iyi kullanmak insanı yüceltir.

Çok geçmişten bahsedenler ve geçmişle yaşamaya çalışanlar, bugünün, bu anın gizli güzelliğini ve umudunu göremezler. Onlar geçmişin sükûnetine, güvenebilirliğine saklanırlar. Bu saklanışla, geçmişin güzel değerlerini seçerek, geçmişi yaşatmaya çalışırlar. Bu şekilde davrananlar ve düşünenler kendilerini bir tedavi sürecine adapte etmeye çalışanlardır.

Hiçbirimiz geçmişten sorumlu değiliz. Hepimiz kendi yaşadığımız hayattan sorumluyuz. Hayatı eksiklikleriyle, acılarıyla, zaaflarıyla, dibe vurmuşluğuyla kabul edip SEN BENİM HAYATIMSIN SENİNLE HEP BARIŞIĞIM demek lazımdır.

Acılarla çile çekerek, yaşıyorum diyenler; Sizin bu acılarınızın benzerini yaşayan çoktur. Yalnız değilsiniz. Sen bunları yaşıyorsan başkaları da yaşıyor.  Bu düşünceleri realize edebiliyorsan kendinle barışıksın demektir. Barışık yaşadığın sürece de hayatında geri dönmek istediğin hiçbir şey olmaz ve dolayısıyla her anını severek ve geçmişinle de barışık yaşarsın.

Bu barışık yaşama olgusu, yeni bir yılla, bir yeni yıla başlamayla farlılıklar da getirir.

Bir yeni yıla başlamanın mutluluğu biz insanlar için vazgeçilmez bir olgudur.

Ama yeni yılda ne yapılması gerektiği hakkında proje yapmak da iyi bir olgudur.

KISACA; Yeni yılda, hayatta olduğunuz için ne kadar şanslı olduğunuzu düşünün.

Her yeni yılda, hayata tutunabilmek, sevgiyi kaçırmamak, keşke dememek için düşlerinizi 2 ile çarpın.

Düşlerinizi gerçekleştirmek için kendinize zaman ayırın.

Her yeni yılda uğruna yaşanılacak şeyler bulun.

Yeni yılda, her şeyin kontrol edilemeyeceğini düşünerek, bazı şeylerin ilahi takdire bağlı olduğunu unutmayın. Biraz şans, biraz kader, biraz kısmet diyerek hayatınız içine muhakkak ilahi takdiri sokun. Her yemeğe oturuşta Allaha, verdiği bu nimetler için şükredin. Nimetlerin ötesinde bizlere bahşettiği güzel hayat içinde Allaha Hamd edin.

Yeni yılda; Eşinizi ve çocuklarınızı çok sevin. Onların hayat konforunuzun vazgeçilmez parçaları olduğu bilin.

Pesimist olmayın. Her şeyi yargılamayın.

Yeni yılda; Hayalleriniz ve projeleriniz olsun. Bunlar olmazsa tatsız tuzsuz bir yaşamınız olacağını düşünün.

Geçmiş zamanı unutarak yaşayın. Ama geçmişten dersler çıkarın. Geçmişin eskidiğini ve unutmamız gerektiğine inanın. İflas etmiş tüccar gibi eski hesapları karıştırmayın.

Yeni yılda hayat standardınızı yükseltecek daha iyi şeyleri düşünün. Bulun ve uygulayın.

Bu uygulamalarınız içinde çocuklarınızda muhakkak bulunsun.

Çünkü farklı bir çağda yaşıyoruz ve eğitim sistemi bizim yaşam biçimimize çocuklarımıza hitap etmiyor.

Çocukların okuldan sonra, evde, mahallede, sokakta, dışarıda bir şeyler öğrendiğini düşünüyorum.

Çocukların hayatın içinde de eğitim gördüklerine inanıyorum.

Bu bakımdan, yeni yılda sınıfta, evde oturmak yerine müzelere gitmesini, bir müzik aleti çalmasını ya da hoşlandıkları kendi seçtikleri bir kitabı okumasının çok daha eğitici olduğunu söylemek isterim.

Şunu da belirtmem gerekiyor; ÇOCUĞUN EN İYİ ARKADAŞI AİLESİDİR.

2018’den, yeni yıl 2019’a ülkemizde ve dünyamızda yaşanan bazı olumsuzlukların baskısı ile girsek de; Yeni yıl umutlarınızın tazelendiği ve sevgilerin çoğaldığı güzel ve iyi bir yıl olsun.

Dilerim öylede olur.

Beklentilerinize ulaşma azminizin canlı kalmasını, Yeni Yılın sağlık, esenlik ve başarılar getirmesini dilerim.

Kalın sağlıcakla.

Sevgi ve saygılarımla

Emin Erdoğan